İngiltere'de yaşayan bir kişi, sinema salonlarında tüketilen patlamış mısırın sesinin ve kokusunun rahatsız edici olduğunu, film izleme keyfini azalttığını söyleyerek salonlarda mısırın yasaklanması için bir kampanya başlatıp 573 bin imza toplandı. Bizim Türkler de 'Yıllardır biri çıksın da böyle bir kampanya başlatsın' diye bekliyormuşcasına desteklerini esirgemediler. Sinema ve mısır birbirinden ayrılmaz muhteşem ikili. İnsanları bu zevkten alıkoymak da neyin nesi! Bunu destekleyenlerin büyük bir kısmı yaşları ilerledikçe sinir kat sayısı artan, tahammül sınırı olmayan insanlar ya da bir mevzu çıksın da bir kampanyada bizim de kenarından, köşesinden fikrimiz olsun diyenler. Mısır sesine tahammülü olmayan insanlar, düşününce çok ürkütücü geliyor. Çünkü mesele mısır sesi falan değil, tahammülsüzlük... Onlar, bugün mısır sesinden, yarın sinema salonundaki koltuk renginden rahatsız olup yasaklama kampanyası başlatmak isteyebilir. Neyse, biz hoş görelim dedeyi... Dedeciiiiiim 'Mısır yemeyin!' diyorsa yemeyelim, gerekirse su bile içmeyelim, bacak bacak üzerine bile atmayalım(!) Sinema salonlarında mısır satışının sonlandırılması için çalışma başlatalım.

İŞSİZ Mİ KALSINLAR!
'İmza toplayalım'cılara sormak istiyorum; derdiniz buradan ekmek yiyen onlarca insanı işsiz bırakmak mı? Siz, mısır sesinden rahatsız oldunuz diye, 'Aman film izlememe mani oldu bu ses' diye işsiz sayımızı mı artıralım? Bu kampanyayı başlatanlar, siz bir büyük boy mısırı sinemaseverlere çok gördünüz ya, ben de sizin hasta hasta, öksürük hapşırıkla film izlemenizden, insanlara mikrop saçmanızdan çok şikayetçiyim. Hele sürekli o cep telefonlarınıza bakmıyor musunuz, insanları gözüne fener tutulmuş gibi yapıp en alıcı sahneden alıkoyuyorsunuz. Filmin en güzel sahnelerini video çekip arkadaşlarınıza yolluyor, filmin bütün heyecanını kaçırıp spoiler'ları dağıtmıyor musunuz, ayaklarınızı kafama kafama koymaya çalışıp kolayı höpürdeterek içmiyor musunuz? Şimdi bir düşünün, mısır mı daha zararlı yoksa siz mi? Ben sinemada mısırın yasaklanmasına karşı çıkarken, ünlüler dünyasının bu konudaki düşüncesini de merak ettim. İşte aldığım yanıtlar:

MISIR YEMEK RİTÜEL

MUZAFFER YILDIRIM (Mars Sinemaları): Filmi izlerken adamın biri, sizin önünüzden geçip tuvalete gidebiliyor. Sinema bir eğlence, tiyatro gibi de değil. Yılların en büyük ritüeli ise mısır. Eskiden mısırlar ses çıkartırdı. Biz sinema sahibi olarak jelatinsiz mısır kutuları imal ettirdik. Bence mısır değil, cep telefonu yasaklansın.

CENGİZ BOZKURT: Eski paketler rahatsız ediyordu, şimdi karton paketler var. Mısır yasaklansa, frigo var, içecek kutularını açarken de ses oluyor. Bence şöyle olması gerekiyor; sanat sinemasına hizmet eden sinemalarda, filmi sıkı takip ettikleri için her şey yasaklanmalı. Popüler sinemalarda insanları engelleyemezsin. Bence yasaklanmasın.

GUPSE ÖZAY: Fikrim şu: Mısır ses çıkartıyorsa, cips, kraker, kutu içecek vs; hepsi ses çıkartıyor. İnsan bir şey yerken dikkat etmezse, ses çıkar. Sadece mısır değil sorun. Ya tamamen yemek içmek yasaklanacak ya da serbest olacak. Mısıra gelene kadar telefon ışığı, telefon sesi, kendi aranda konuşmak, ayakla koltuğa vurmak vs... gibi konsantrasyonu bozan bir sürü şey var. Mısır konusunu saçma buluyor, insanoğluna görgü öğretilmedikçe sorunların yaşanacağını düşünüyorum.

ALİ SUNAL: Mısır, bizim çocukluğumuz. Sinemayı mısırsız düşünmek zor olur. Çocukluğumuzdan beri mısırımızı alıp filmimizi izliyoruz. Mısır yasaklanacağına daha dikkatli yesek, sorun olmaz diye düşünüyorum. Çok tuzlu ve yağlı yemezlerse, mısırın bir zararı olmaz.

MURAT CEMCİR: Satsınlar ama süt mısır satsınlar. Ses konusuna gelecek olursak, belirli bir desibele kadar neden olmasın! Ama tabii ki yasaklanmasın!